Çarşamba, Ağustos 30, 2006

Tatil...

Geçen hafta itibariyle ruhum ve bedenim dinlenmede.. Nihayet tatile çıkabildik.. Eşim de ben de herşeyin dahil olduğu, havuzbaşı tatillerinden hoşlanmadığımızdan, tatil için kendimize muazzam bir vadi seçtik..
Sevgili Ahmet Bey tasarlamış, çalışmış, çabalamış ve 'Kent Bezginleri' için çok güzel bir konaklama alanı oluşturmuş.. Biz de gittik, kaldık, yedik, içtik, gezdik.. Kendimizi aileden hissettik.. Sonra da İzmir'e doğru yol aldık... Detaylar haftaya burada:) Sevgiyle, sağlıcakla kalın...

Salı, Ağustos 22, 2006

Altıneller El Sanatları Festivali

Nihayet geçenlerde 4.sü düzenlenen Altıneller El Sanatları Festivalini gezme fırsatı buldum ve kendi kendime iyiki geldim dedim.. Gerçekten de kaçırsaydım çokk üzülürdüm.. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Beyoğlu Belediye Başkanlığının ortaklaşa düzenlediği festivalde; farklı yörelerden gelen sanatçılar eski Türk Evi tarzında hazırlanan standlarda ürünlerini sergiliyorlardı.. 20 Ağustosa kadar süren festivali umarım İstanbul'da olanlarınız gezebilmişlerdir... Birkaç fotoğraf karesini sizlerle paylaşmaya çalıştım... Ahşap işçiliği, seramik/çini işçiliği, dokumacılık, bakırcılık, maraş işleri, geleneksel giysili bebek yapımcılığı, bastonculuk, tel kırma işleri, gümüşçülük, sedefkarlık, semercilik, hat, ebru, tezhip, minyatür, çömlekçilik, cam işçiliği, dericilik, yemenicilik gibi bir çok el sanatlarından ustalar ve ürünleri vardı.. Hazır önümüze gelen ürünleri yapılırken görmek çok güzel ve bir o kadar da takdire şayandı.. Umarım işçilikleri altınbilezik olan bu altınelli ustalar, altın bileziklerini kendilerinden sonraki nesillere aktarabilirler.. Değer görmeleri, unutulmamaları dileğiyle.. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık..









Bu da altın renkli, mis kokulu ve kesinlikle katkı maddesi içermeyen kayısı suyumuz.. Fotoğrafın kusuruna bakmayın zira yakından alayım derken bardağın tepesini kare dışında bırakmışım, işe geç kaldığım için de apar topar evden çıktım ve bir daha da fotoğraf çekemedim.. Siz fotoğrafın kusuruna bakmayın, sadece rengin güzelliğini görmeniz açısından siteye ekledim:)

Kayısı suyunun yapılışı inanılmaz kolay; yaklaşık yarım kilo kayısıyı yıkadım, çekirdeklerini çıkardım, orta büyüklükte çelik tencereye koydum ve göz kararı şeker ekledim.. Sonra da tencereyi ağzına kadar su ile doldurup (yaklaşık 2 lt) kaynamaya bıraktım.. Kaynamaya başladıktan sonra biraz altını kıstım ve kayısıların iyice yumuşamasını bekledim.. Kayısılar iyice yumuşayınca kevgirle süzdürerek aldım, rondoda püre haline getirdim ve tencereye ekleyip karıştırdıktan sonra bir taşım daha kaynattım.. Biraz ılınınca süzdüm ve dolapta soğumaya bıraktım.. Kesinlikle bütün hazır kayısı sularından çok daha leziz bir kayısı suyu oldu.. 1-2 gün içerisinde tüketmenizi ve servis yapmadan önce kayısı suyunu doldurduğunuz şişeyi çalkalamanızı tavsiye ederim.. Afiyet olsun...

Salı, Ağustos 15, 2006

Yemek #13: Salatalar

Soya Soslu Pirinç Salatası
Her yemek etkinliği belirlendikten sonra o etkinlik için özel, yeni bir tarif denemek istiyorum ama ya fırsat bulamıyorum ya da fotoğraflayamadan tüketmiş oluyoruz.. Etkinlik seçimi ve ev sahipliği için Şeyma'ya çok teşekkür ediyorum.. Zira salatasız bir sofra düşünemediğim gibi bazen önümde yemek üzere sadece salata oluyor:)
Nihayetinde bu etkinlik için de farklı bir lezzet deneyemedim, denedim resimleyemedim.. Üstelik işten geç geldiğimiz için bahardan bu yana çoğunlukla eşim meyve+peynir, bense salata çeşitleri yediğimiz halde.. Dün akşam eve 21:00 civarında varınca hafif ama doyurucu birşeyler yeme arayışında iken pirinç salatası yaptım.. Farklı bir tarif mi hayır ama yine de paylaşmak istedim..


Malzemeler:
1 çay fincanı pirinç (ben jasmine pirinç kullandım)
1/2 demet dereotu
2 adet kırmızı biber
3-4 adet yeşil biber
1-2 yemek kaşığı kapari
1 adet rendelenmiş havuç
Soya sosu
Zeytinyağı
1 adet limon

Öncelikle pirinçler suda haşlanır ve bu arada diğer malzemeler doğranır.. Pirinçler haşlanırken Prison Break'ın tekrar bölümlerinden birini seyretmeye dalmış olduğumdan pirinçlerimi lapa olmadan bir önceki aşamada kurtardım maalesef:( Şahsen pirinçlerin biraz daha diri kalmalarını tercih ederdim.. Pirinçleri süzgeçe alıp soğuk sudan geçirdikten sonra tüm malzemeyi ekliyor, pirinçleri ezmeden iyice karıştırıp afiyetle yiyoruz..
* Ben soya sosunun tadını sevdiğimden ve baskın olmasından hoşlandığımdan dolayı salataya tuz eklemedim ve soya sosunu bol tuttum.. Siz hafif hissedilir olmasından hoşlanıyor iseniz soya sosunu az tutun ve damak tadınıza göre tuz ekleyin.. Afiyet olsun..

Bu arada M. Sabri Koz'un 'Yemek Kitabı' ndan Maş Piyazı tarifini denedim ama onu muhtemelen ya yarın ya da sonraki gün ekleyebileceğim.. Eğer henüz bu leziz ve sevimli yeşil fasulyecikleri denemediyseniz mutlaka damak tadınıza uyacak bir tarifi deneyin..

Eğer salatayı tek başına yiyeceksem (ki akşamları eve geliş saatimizden dolayı çoğunlukla öyle oluyor) bakliyat, bulgur, pirinç, makarna eklenen salataları tercih ediyorum.. Daha önce yayınladığım ama çok sevdiğim bulgurlu salatayı da Salata Ye etkinliği ile tekrar etmiş olayım.. Tarif burada, afiyet olsun...


Cumartesi, Temmuz 29, 2006

Çin Makarnası

Bazen vaktim dar olduğunda, mutfağa fazla vakit ayırmak istemediğim zamanlarda birkaç çeşit yemek yerine doyurucu tek bir çeşit yemek yapıyorum ki, çin makarnası da (egg noodle) onlardan biri..
Aldığım noodle (markası Dolco Gold Brand olan Çin'den ihrac edilen bir ürün) paketinin arkasındaki tariften esinlensem de ben evdeki malzemelerle ve birazda aklıma estiğince yaptım.. Nasıl mı?

Malzemeler:
* 6 parça çin makarnası (egg noodle)
* 1 kase ince ve jülyen doğranmış havuç
* 1 kase ince ve jülyen doğranmış kabak
* 2 kase doğranmış mantar
* 2 parça tavuk (ben 2 parça tavuk bonfile kullandım)
* 10 sap ince doğranmış frenk soğanı (şiniklav)
* 2 diş sarımsak
* z.yağı (naturel sızma)
* soya sosu

Yapılışı:
* Kaynayan suya makarnalar atılır ve 6 dk. kadar haşlandıktan sonra süzülüp kenara alınır..

* Ayrı bir tencerede z.yağı kızdırılır havuçlar eklenir ve 1-2 yağda çevrilir.. Ardından frenk soğanının yarısı, sarımsaklar ve akabinde kabaklar eklenir..

* Sebzeler diri sotelendikten sonra mantar ilave edilir..

* Bu arada tavukları ince kestikten sonra önce haşlıyorum ve haşlama suyuna biraz soya sosu ilave ediyorum.. Haşlanan tavukları daha sonra çok az z.yağında yüksek ateşte pişiriyorum..

* Sebze tenceresinde mantarlar suyunu verip biraz pişince biraz tuz ve soya sosu ekledikten sonra, önce diğer tarafta pişirmiş olduğum tavukları, sonra da haşlanmış ve süzülmüş makarnaları ekleyip yüksek ateşte makarnalar tüm sosa bulanana kadar hızlıca karıştırıyorum..

* Servis tabağına aldığım makarnanın üzerine kalan frenk soğanlarını serpiştirdikten sonra da afiyetle yiyoruz..

NOTLAR: Evde olmadığı için soya filizi ve biber ekleyemedim oldukça yakışıyor bu makarnaya.. Normalde Çinliler susam yağı kullanıyorlar, ama bana çok ağır geldiği için ben vazgeçemediğim sızma zeytinyağımdan şaşmıyorum..

Bir de eğer tavukları haşlamadan direkt olarak kızartıyorsanız, ayrı bir tencerede uğraşmadan havuçlardan önce z.yağında tavukları pişirip sonra sebzeleri ekleyerek de pişirebilirsiniz..

Cuma, Temmuz 28, 2006

Zeytinyağlı Patlıcan

Pişmeden önce...

Ve piştikten sonra...

Zeytinyağlı yemeklere son derece düşkün biri olarak Münevver'in zeytinyağlı patlıcanını görür görmez denemek istedim ama iş yoğunluğundan pazara gidemeyen ben, marketlerdeki irice patlıcanların arasında incelerini bulamadığım için öylece kaldı..
Sonra ne mi oldu, efendim yaz dönemini Sapanca'da geçiren amcamların bana gönderdiği sebzelerin arasından taptaze, bahçe ürünü patlıcanlarda çıkmaz mı, hemde incecik:)
(Tabii bahçe ile uğraşan ve amcamın acemi bahçıvan diyerek takıldığı yengeme çok teşekkür ederim, kısmet olursa bu hafta sonu kendi ellerimle sebze toplamayı hayal ediyorum..)
Tarife buradan ulaşabilirsiniz, ben sadece domates miktarını biraz daha arttırdım.. Tarif için teşekkürler Münevver!

Salı, Temmuz 25, 2006

Ahududulu Muhallebi


Dün akşam sevgili Mine'nin krem şokolasını yapmaya niyetlenmiştim.. Ancak işten eve geldiğimde haftasonu Bursa'ya giden ablamların, bize de getirmiş olduğu bir sürü göz yiyen meyve arasında ahududuyu görünce krem şokola ertelendi ve yine Mine'nin enfes bir rengi ve sabah tattığım kadarıyla da son derece leziz olan ahududulu muhallebisi yapıldı..
Özellikle hiç katkı maddesi içermemesi sebebiyle de benden yana 5 yıldızlı olan bu muhallebinin tarifi
burada.. Teşekkürler Mine!

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

Davet..

Pazar günü gelen misafirlerimiz için hazırladığım davet sofrası.. Sofra hazırlama, yemekleri kontrol etme telaşesi içerisinde fotoğraf çekmek oldukça zor geliyor bana.. Bunun için bana birinin yardımcı olması gerekiyor.. (Çektiğim fotoğrafları eleştiren eşime duyurulur:)

Menümüz:

* Sade pirinç pilavı


* Fırında biberiyeli kuzu kol, (etleri 1 gece süt ve z.yağı karışımında beklettim ve pişerken birkaç tane taze patates ekledim)
* Z.yağlı biber dolması
* Çoban salata

* Barbunya pilaki
* Bol domates soslu, patlıcanlı fırın biftek

* Sütlü patates püresi

* Tel şehriye salatası

* Etli dolma (kabak+biber)



Cumartesi, Temmuz 01, 2006

Kabak Kardeşler..

Perşembe günü dolapta duran Girit kabaklarıyla dolma yapmaya niyetlendim, iç artınca acilen marketten sakız kabağı alındı ve kardeş kabaklar pişirildi.. Çok farklı değil ama işte benim dolmalarımın tarifi..

Malzemeler:
- 7 adet Girit kabağı, 2 adet sakız kabağı
- İç Malzeme:
- 1 bardak dolusu pirinç, iyice yıkanmış ve suyu süzülmüş
- 1 bardak dolusu kıyma
- 4 adet orta boy soğan, ince doğranmış
- 1-2 yemek kaşığı sızma z.yağı
- 1 tatlı kaşığı dolusu acı biber salçası
- 1 yemek kaşığı tatlı biber salçası
- 1-2 tatlı kaşığı reyhan (kurutulmuş yeşil reyhan)
- 1-1,5 tatlı kaşığı karabiber
- 1 ölçü tuz
- 2 adet suyu sıkılmış ve küp küp kesilmiş domates
- Kabakların üstüne koymak için halka kesilmiş domates..

İç malzemelerin hepsi karıştırma kabına konulur ve iyice karıştırılır..
Yıkanmış ve içi oyulmuş kabaklara iç pay edilir.. Yayvan bir tencereye dizilen kabakların üstlerine 1 er dilim domates konur, Girit kabaklarının şapka gibi duran üst kısımları da domates dilimlerinin üstüne konur..
1 tatlı kaşığı salça 1 kase dolusu suda iyice ezilir.. 2 yemek kaşığı kadar zeytinyağı eklendikten sonra tencereye kenarından eklenir.. Su dolmaların yaklaşık olarak yarısına kadar gelmeli.. Önce harlı ateşte, kaynamaya başladıktan sonra kısık ateşe alınarak toplamda 45 dk-1 saat kadar pişirilir.. (Dolma içi piştiyse tamamdır..)

Kurabiye...

Geçen h.sonu kardeşimin bizler için yaptığı enfes kurabiyeler.. Ellerine sağlık Merve'cim..


Salı, Mayıs 30, 2006

Gürcistan Kültür Günleri

"TİFLİS – İSTANBUL GÜRCİSTAN KÜLTÜR GÜNLERİ" (1-3 HAZİRAN 2006) - ERİSİONİ İSTANBUL"A GELİYOR

Gürcüstan Ankara Büyükelçiliği , İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Tbilisi Belediyesi'nin ortak organizasyonu ile 1-3 Haziran 2006 tarihlerinde arasında İstanbul’da "TİFLİS – İSTANBUL GÜRCİSTAN KÜLTÜR GÜNLERİ" yapılacak.

"Gürcistan Kültür Günleri"nin resmi açılışı 1 Haziran 2006 Perşembe günü saat 19:00'da CRR (Cemal Reşit Rey) Konser Salonu'nda yapılacak. Açılış galasında fotoğraf ve resim sergisi, ağaç ve el sanatları sergisi ziyaretçilere açılacak.

2 Haziran 2006 Cuma günü Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda, 3 Haziran Nişantaşı Maçka Parkı'nda dünyaca ünlü grup ERİSİONİ gösteri yapacak. Dünyanın bir çok yerinde gösterileri ile nefes kesen grup Türkiye'ye ilk defa geliyor. Kısa zamanda grup Avrupa ve tüm dünyanın tanıdığı bir grup haline gelmiştir. Gösteri yaptığı tüm mekanları dolduran grup danslarıyla başarılı koreografisiyle benzer gruplar içerisinde en iyisi.

3 Haziran 2006 Cumartesi günü saat 16:00-24:00 arası, Nişantaşı Parkı'ndaki kapanış töreninde Bayar Şahin, İberya Özkan ve Kafdağı Grubu ile Gürcü derneklerin folklor ekipleri ile Gürcüstan’dan Parmak Tiyatrosu , Pandomim Tiyatrosu, Kartuli Hmedi - Folklor Ekibi, Davulcu Çocuklar ve Erisioni katılacak. Konuklara Gürcü Mutfağı sunulacaktır. Kapanış töreninde ayrıca mangalda hazırlanan “Haçapuri” (Gürcü peynirli pide) ikram ediliyor.

Detaylı bilgiyi bu organizasyona resmi olarak katkıda bulunan Chveneburi.Net adresinden alabilirsiniz...

Felsefe Atölyesi

Tarık Zafer Tunaya Kültür merkezî'nde 2 haftada bir Pazartesi günleri ders veren ve Felsefe Atölyesi başlığı altında 'medeniyet tarihi' konusunu işleyen, İ.Ü. Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ş.Teoman Duralı dün son dersini işledi..
Bilgi fışkıran ve sahip olduğu bilgiyi öğrenciye büyük bir muhabbetle aktaran hocamıza ne kadar teşekkür etsek az.. Ağzınıza sağlık hocam.. Teoman Hoca önümüzdeki senelerde sadece okulda ders vereceğini söylese de, umarım yine bizlerin de katılabileceği seminerler dizisi organizasyonlarında yer alır ve engin bilgisinden bizlerin de nasiplenmeye devam etmesini sağlar:) Bir ümit...

Çengelköy, Salacak

Pazar günü balkon sezonunu açtık ve kahvaltımızı balkonda yaptık.. Ardından evi biraz toparladık ve kendimizi dışarı attık.. Kuleli Balıkçısı'nda erken bir akşam yemeği (17:00 - 18:00 suları) yeriz niyetiyle Çengelköy'e gittik..


Oturduktan sonra farkettik ki bizim Kuleli Balıkçısı el değiştirmiş, adı da Rigel olmuş.. Çengelköy'de denize sıfır olan bu restaurant insanın keyifle, saatlerce oturabileceği bir yer.. Tahmin ediyorum kış aylarında da içerideki salonda oturmak keyifli olacaktır.. İştah açıcılar, salatalar ve tabii ki balık.. Sofraya gelen herşey gerek sunumu, gerekse lezzetiyle son derece memnun ayrılmamızı sağladı Rigel'den..

Çengelköy'den sonra da soluğu Salacak'ta aldık.. Salacak'ta denize karşı çay yudumlamanın keyfini tarif edemem... İstanbul'da en sevdiğim ve beni dinlendiren yerlerden biri Salacak, diğeri de Salacak'ın hemen karşısındaki tarihi yarımadadır.. Ve buralarda vakit nasıl geçtiğini anlamadan geçmektedir benim için.. Nihayetinde saat 21:30 civarı Salacak'tan ayrıldığımızda sadece çay yudumlamış ve çok az konuşmuştuk ama yine de vakit çok çabuk geçmişti..


Cumartesi, Mayıs 27, 2006

Bulgurlu Salata ve Yulaflı Sandviç Bisküvi


Havalar geç kararmaya başladığında inanılmaz mutlu oluyorum.. Her zaman gecedense gündüzleri sevmişimdir.. Havanın sıcak-soğuk olmasındansa, aydınlık olması önemlidir benim için.. Güneşli havalarda inanılmaz bir neşe kaplıyor benliğimi... Tabii havaların geç kararmasının yaz aylarında ayrı bir artısı var benim için, o da semt pazarlarının geç toplanması..

Yaza doğru Salı ve Cuma günleri işten 19:00 yerine 18:15-18:30 gibi çıkıyor, Taksim den Kadıköy'e en kestirme yollardan ilerliyor ve semt pazarına uğruyorum.. (Kadıköy de kurulan Salı ve Cuma pazarları) Salı günü uzun zamandır ilk defa semt pazarına (Salı Pazarı) uğradım... Pırıl pırıldı tüm sebze ve meyveler.. Taptaze kıvırcıklar, akdeniz yeşillikleri,naneler, tereler, dereotları, kiraz domatesler, salkım domatesler ve daha neler neler.. Kısacası her pazar maceramdan sonra, almam gerekenden fazlasını almış olarak eve geri dönüyorum...

Salı günü bir sürü sebze almışken (ve de hafif yollu bir diyet programı uygulamaya çalışıyorken) akşam için salata hazırladım kendime.. Ekmek yemek istemediğim için de bulgur ekledim.. O kadar hoşuma gitti ki (ve o kadar da çabuk hazırlanıyor ki) ertesi günün akşamında da aynı salata vardı önümde..

1 fincan ince bulgurun (esmer bulgur kullandım ben) üzerine çıkacak kadar sıcak su ekleyip bulgurun şişmesini ve yumuşamasını beklerken, kıvırcık ve akdeniz yeşilliklerini salata tabağına bolca doğrayıp üzerine çok az sızma z.yağı, limon ekleyip, deniz tuzu serpiştirdim.. Bulguru salataya eklemeden nar ekşisi, limon ve sızma z.yağı, az pul biber, deniz tuzu ekledim ve iyice karıştırdım.. İçine incecik doğranmış tere ve taze nane ekleyip yeşilliklerin üzerine boca ettim.. Bir-iki kiraz domates ekledikten sonra da afiyetle yedim..



Dün akşam da 'kurabiye mi yapsam, kek mi' diye düşünürken ne zamandır Zeytin Ağacı'nda görüp de yapmak istediğim yulaflı bisküvilerin tarifi gözüme çarptı buzdolabının üstünde..
Bu leziz bisküvilerin sadece çok az bir kısmını sandviç şeklinde yaptım.. Aslı'nın verdiği tarife sadık kaldım, çok şekerli tatlardan hoşlanmadığım için şeker miktarını ben de azalttım.. Sadece nugat tarifi yerine, bitter çikolatayı benmari usulü eritip içine çok az kaymak ekledim ve bu karışımı sürdüm sandviç olanların arasına..
Çok leziz ve sağlıklı olan bu bisküvilerin nugatlı olanlarında, çokoprensi andıran bir lezzet var, katkı maddeli bir çok bisküviye göre gönül rahatlığıyla çocuklara yedirebileceğiniz bir lezzet.. (Sadece küçük çocuklara değil, büyük çocuklara da:)


Tabii çoğunluğu sade oldu Yulaflı Bisküvilerin, onlarda sabahları bir bardak süt ile birlikte tüketilecekler...

Perşembe, Mayıs 18, 2006

Tea Time'dan Çilekli Muhallebi..


Ne zamandır Mine'nin yapmış olduğu çilekli muhallebiyi yapmak istiyordum.. Cumartesi gecesi evde 1 kase kadar çilek kalınca ve canım da hafif bir tatlı isteyince tamam dedim, denemenin tam zamanı.. Sütlü tatlıları her zaman şerbetli tatlılara tercih etmişimdir.. Özellikle de tatlının içinde sevdiğim meyveler olunca yemeğe doyamıyorum.. Tarifi birebir uyguladım sadece her kupun içine 1 adet savoyer bisküvisi ekledim.. Mutlaka bu hafif ve leziz tatlıyı denemenizi ve soğuk yemenizi tavsiye ediyorum.. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.. Bu güzel tarif için teşekkürler Mine..

Cuma, Mayıs 12, 2006

Zeytinyağlı Pirinçli Enginar


Bu 'beni ye' diyen enginarlar ablam tarafından pişirildiler.. Ben hiç pirinçli pişirmediğim için paylaşmak istedim.. Zannediyorum tarifi vermeme gerek yok :) Enginarın bol olduğu şu sıralar, bu çok faydalı sebzeyi baklalı, sebzeli, pirinçli, etli, saray usulü veya buharda haşlayarak (z.yağı ve limonla marine etmeyi unutmadan tabii ki) nasıl seviyorsanız, mutlaka yemeye çalışın diyorum..

Çam Fıstıklı Maş Piyazı


Her ayın ilk pazarı düzenli olarak kuzenler biraraya gelmeye çalışıyoruz, arada fire versek de çoluk-çocuk, evli-bekar yaklaşık 20-30 umuz toplanmış oluyoruz...
Geçtiğimiz Pazar kuzenim Gülgün ablalarda toplandık.. Ben de sevgili Tijen İnaltong’un ‘Her Güne Bir Yemek’ kitabından ‘Çam Fıstıklı Maş Piyazı’nı yapıp götürdüm.. Kalabalık olduğumuz için verilen ölçüleri 3 katı kadar arttırdım..


Tarife genel olarak sadık kalsamda ufak tefek değişiklikler ve ilaveler yaptım… Evde kırmızı biber kalmadığından dolayı, hem lezzet vermesi hem de renk katması için sert domateslerden kullandım.. Bunun dışında tarifte olmadığı halde mısır, kapari, biraz acı pul biber ekledim.. Ben de dahil olmak üzere tadanlar beğendiği için gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim çok lezzetli bir salata oldu ve sıkça yapılacaklar arasında yerini aldı..

Perşembe, Mayıs 11, 2006

Farklı Bir Taze Fasulye (Darehvili)


Taze fasulyeyi çok severim, z.yağlı yemekler arasında favorilerimdendir.. Özellikle de yazın salça konulmadan mis gibi domateslerle pişirildiğinde sofralarımızın baş tacıdır.. Bu da farklı ve benim çok sevdiğim bir versiyonu..
1/2 kg. taze fasulye, 1 baş kuru soğan, 1 yk domates salçası ve arzu ettiğiniz kadar tuz, z.yağı ile pişirdiğiniz taze fasulyenize, ocaktan almadan önce 1 yk kavrulmuş mısır unu, 2-3 yk kuru reyhan ve 1 kaseye yakın taze ve incecik doğranmış pırasayı ekliyorsunuz.. 1-2 defa alt-üst ettikten sonra ılık veya soğuk olarak afiyetle yiyebilirsiniz..
NOT: Ben evde kalmadığı için mısır unu eklemedim.. Ayrıca bizim bu yemekte kullandığımız reyhan mor reyhan değil, diğer reyhan.. Açıkçası diğer reyhana bir isim veriliyor mu bilmiyorum.. Ben iki cinsini de İstanbul'daki semt pazarlarında bulabiliyorum tazeyken.. Bizde bazı yemeklerde ve bazen salatalarda fazlasıyla kullanıldığı için annemin bahçesinin bir köşesinde mutlaka yerini alır reyhan saksıları.. Ve kışın tazesini bulamayacağımız için kurutulup, kışın kullanmak üzere stoklanır..

Cumartesi, Mayıs 06, 2006

Baharda bahçe..

Duvara tırmanan güller annemlerin bahçesinden, onun dışındaki tüm resimler geçen pazar ablamların bahçesinde çekildi...